Ferdi Tayfur gibi bir değeri kaybettiğimiz şu günler de toplumu birleştiren sanatçılara ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu bir kez daha gördük. İşte o isimlerden bir tanesi de Necla Akben’dir. Aslen Mardin’li olup Kahramanmaraş’a gelin olarak gelen Sanatçı ile İstanbul/Yenikapı’da düzenlenen Kahramanmaraş Tanıtım Günleri etkinliklerinde tanıştık. Söz konusu Kahramanmaraş olunca ikamet ettikleri Çatalca’dan 3 saatlik yoldan gelen Sanatçı Necla Akben ile ayak üstü o gün tanıştık. Bizi evlerine davet ettiler. Tabi hiç gündemimizde yoktu. Ancak İstanbul Kahramanmaraş Dernekleri Federasyonu (MARAŞFED) Kadın Kolları Başkanı Tülay Özdemir’in ricası üzerine Akben ailesini İstanbul/Çatalca’da ki Yalısında ailemizle ziyaret etmek nasip oldu.
TRT Sanatçısı Necla Akben, için yazmış olayım diye yazmıyorum. Gerçekten on parmağında on marifet bir isim. Yani bir Kadın düşünün hem TRT Türk Halk Müziği Sanatçısı olacak hem Ev Yemekleri yapmada üstüne olmayacak. Hem Siyasetçi olacak hem Ressam. Hem Şair olacak kitap çıkaracak hem de Bahçe duvarından tutun evin iç duvarlarına kadar kendine has Taş döşemeler yapacak. Hem Kara Fırında ekmek yapacak hem de en görkemli davetlerde baş misafir olarak ağırlanacak. Bahçede çiçek bakımından tutun kendi hazırladığı enfes sofralara varıncaya kadar hem Mardin kokacak hem Kahramanmaraş.
Biz 3 saatlik Röportajda Necla Akben ve eşi Halim Akben’i çok daha yakından tanımanıza vesile olmanın mutluluğundayız.
Ancak Ansiklopedilere de konu olmuş bu ünlü ismi özgeçmişi ile tanıyıp daha sonra kendi anlattıklarını dinleyelim.
Necla Akben, Öğretmen bir anne ve babanın beş çocuğunun en büyüğü olarak Mardin’de dünyaya gelmiş. Osman Bey ve Remziye Hanımın öğretmenlik görevi yaptığı Mardin’de, 30 Ağustos’ta doğmuş. İlköğrenimine, babasının başöğretmenlik, annesinin de öğretmenlik yaptığı okulda, 5 yaşında başlamış.
İlkokulu Ailesinin tayininin Kütahya’ya çıkması sebebiyle okulu Lala Hüseyin Paşa İlkokulunda bitirdi. Ortaokula Kütahya Lisesinde başladı. İkinci sınıfa geçtiği yıl ailesinin İstanbul’a tayin olmaları sebebiyle Liseyi Bakırköy Taş Mektepte bitirdi. Bakırköy Lisesinden mezun olduğu 1965 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine kayıt yaptırdı. Yetiştiği muhit itibarıyla çok sevdiği Türk Halk Müziğini profesyonelce yapabileceği fırsatı da üniversite yıllarında bulan sanatçı, TRT’nin açmış olduğu sınava katıldı. Binlerce kişinin içinden eğitilmek üzere sınavı kazanan ve seçilen 5 kız ve 5 erkek solist; 10 saz sanatçısının içine girmeyi başardı. Çok değerli hocalardan, nota, usul, solfej, şan, repertuvar, bona ve Türk Halk Edebiyatı dersleri aldı.
6 ayda bir Nida ve Neriman Tüfekçi, Ahmet Yamacı, Halil Bedii Yönetgen, Ahmet Kutsi Tecer, Yücel Paşmakçı ve Muharrem Ergin gibi hocalardan imtihana tabi tutulan sanatçının Azerice türkü söylemesinde Muharrem Ergin’in etkisi vardır. Onu, hançeresi dolayısıyla Azeri türküve mahnı’lara yönlendirmiştir. Aslında sanatçı kökleri itibarıyla Azerbaycan ve Kerkük coğrafyasına uzak değildir. Anne tarafı Kafkas, baba tarafı ise Kerkük kökenlidir.
Yoğun bir staj döneminden sonra 1969’da TRT’nin kadrolu sanatçısı oldu. Bundan sonra da sololara başladı. Solo olarak ilk seslendirdiği türkü annesi Remziye Akkaplan’dan derlediği Sivas dolaylarının Kar yağar bardan bardan / Yollar kapandı kardan / Ne gelen var ne giden / Haber gelmedi yardan türküsü idi. Aynı yıl mezkûr fakülteden de mezun olarak avukatlık mesleğine adımını atmış oldu. Avukatlık stajını yaparken fakülteden sınıf arkadaşı Halim Akben’le nişanlandı, 1970 yılında da evlenerek Kahramanmaraşlı Akben ailesinin gelini oldu.
Avukatlık stajını tamamladıktan sonra eşi ile birlikte İstanbul’da açtıkları Akben Hukuk Bürosunda 9 yıl kadar TRT’deki sanat çalışmalarıyla birlikte avukatlık da yaptı. Aynı zamanda oturduğu semtteki Bahçelievler Lisesinde müzik ve İngilizce dersi öğretmeni açığı bulunması sebebiyle 4 yıl kadar vekil öğretmen olarak çalıştı.
Çocukluğundan beri ailesinin tayini dolayısıyla gördüğü şehirler kervanına, evliliği dolayısıyla kültürünü yakından tanıyacağı Kahramanmaraş da katıldı. Tatillerinde Kahramanmaraş’a gelmeye başlayan Necla Akben kocasının gururlanarak anlattığı Çete Bayramı (12 Şubat Kurtuluş Bayramı) etkinliklerini yerinde gördü. Aile kültürüne kısa sürede uyum sağlayan Akben, yaz tatillerini Ağcağıl mevkiindeki bağda geçirdi.
Yöresel Maraş yemeklerini önce beğeni ile yedi, sonra da yapmayı öğrendi. Çıkmış olduğu çeşitli televizyon programlarında bizzat bu yemekleri yaparak tüm Türkiye ile paylaştı. Taklit yeteneğinden dolayı Maraş ağzını da çabuk öğrendi. Çıkmış olduğu televizyon programlarında öğrendiği çeşitli fıkraları anlatarak paylaştı.
Kahramanmaraş’a ait türküleri repertuvarına alarak Radyo-TV programlarında, konserlerinde seslendirdi. İstanbul’da yapılan Kahramanmaraş gecelerinin, konserlerinin birçoğuna konuk ve solist olarak katıldı. TRT sanatçısı olduğu için her yöreyi kapsayan geniş bir repertuvara sahip olan sanatçı daha sonraları halk ozanlarından derlediği güzel anlam ve duygu yüklü deyişleri de yorumladı. Derlemelerini de TRT repertuvarlarına kazandırdı. Sanat hayatının ilk yıllarında 45’lik plak ve uzunçalarları çıktı. Daha sonraki evrede kaset çalışması yapan sanatçı, yurt içinde ve dışında da konserler verdi.
İzmir Fuarı, İstanbul’un bir zamanlar gözde mekânları olan Maksim, Çakıl ve Gar gibi büyük gazinolarda sahneye çıktı. Sanatçı bu konserlerinde özellikle seviyesini korumaya dikkat etti. Türk Halk Müziği sanatçısı olarak bu müziğin gelecek nesillere aktarılabilmesi için en güzel ve seçkin örneklerini sunmaya çalıştı.
Türk kadını, anne ve bir hukukçu olmanın ağırlığını, vakarını, asaletini, hiçbir zaman gözardı etmeden gerek kıyafetleriyle gerek sahne adap ve edebi dâhilinde sanatını icra etti.
Sanatçı Necla Akben, bir ara siyasetle de uğraştı. Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz’ın teklifi ile politikaya atıldı. 1991 ve 1995 yıllarında yapılan genel seçimlerde İstanbul ve Edirne’den Milletvekili adayı oldu. Çok küçük oy farkı ile kaybetti. 1996’da aynı partinin MKYK Üyeliğini kazandı ve 3 yıl MKYK üyesi oldu. Hem siyasetçi hem sanatçı olarak Türkiye’nin birçok yerini kasabalarına, köylerine kadar gezdi. Birçok yörenin folklorunu konuşma tarzını öğrendi. Bunları televizyon programlarında, konserlerinde sunmaya çalıştı.
1998’de yağlı boya resim yapmaya başlayan sanatçı birçok tablo yaptı. Bunları 2012 yılında Taksim Metro Sanat Galerisinde 15 günlük bir sergiyle sanatseverlerin beğenisine sundu.
Uzun yıllardan beri yazmış olduğu şiirlerini pek yakında kitaplaştırmayı düşünen sanatçı şiirlerini ÇİÇEK NE GİBİ KOKAR? adlı eserde topladı.